Tarih boyunca tüm savaşlarda askerler savaşır ama tarih hep padişahları anımsar. Savaşlarda mağlubiyet de galibiyet de padişahlara yazılır. İşte bu noktada elbette 31 Mart'ın faturası Emre Güray’a yazıldı. AK Parti’nin 31 Mart sürecini yakından takip edenlerdenim. Süreci en iyi kaynaklarımdan izleyebiliyordum. Sayın Güray ile seçimlere üç ay kala kendi makam odasında bir görüşmemiz olmuştu. 1,5 yıllık görevinde hedeflerini bir yandan ortaya koyarken seçimle ilgili stratejisini de o gün konuşmuştuk. Emre Güray, o gün seçimlere kısa bir süre kala büyükşehir için iki, dört büyük ilçede ise birer defa anket ve kamuoyu yoklaması yapacağını, olası sonuçlara göre tüm sorumlulukları alacağını söylemişti. 31 Mart’ın arifesinde hem genel merkez hem il teşkilatından olup bitenin tümünden haberim vardı. Zaman zaman olan biteni X hesabımdan paylaşıyordum, takip edenler bilir. Peki, ne oldu o süreçte?

Emre Güray dediği gibi yapmış, büyükşehirde iki, dört ilçede birer anket yaparak bir çalışma başlatmıştı. Bununla yetinmeyen Güray, saha çalışmalarından edindiği izlenimi rapor haline getirmişti. Genel merkez, ikisi muhalif kanat olmak üzere dört anket firmasına Van’da çalışma yaptırdı. Anketler, büyükşehirde tek bir ismi gösteriyordu. Hem genel merkez hem de Emre Bey’in yaptığı anketlerde (altı anket) Zahir Kandaşoğlu büyük farkla birinci oluyordu. Yine ilçe anketlerinde 31 Mart’ta dört büyük ilçede aday gösterilen isimlerden sadece biri anketlerde çıkarken diğer isimler yapılan çalışmalarda sıralamaya bile giremiyordu. İşte bu bilinçle hareket eden Emre Güray, kendi listesi ile seçimlere girmek istedi. Israrla altı ankette de birinci çıkan Zahir Kandaşoğlu için ısrarcı oldu. Mevcut ilçe adaylarından bazılarını istemiyordu. Bunun için genel merkez ile sık sık ters düştü. Hatta aday isimlerinin açıklanmasına iki gün kala Erdoğan’a bile ulaştı ama gücünü yettiremedi. 31 Mart’ta tüm Türkiye’de AK Parti’ye büyük kayıplar yaşatan komisyon üyelerini geçemedi. Aslında hem büyükşehir adayı hem de bazı ilçe adayları Emre Bey’in listesinde yoktu.

Peki, gerçekten 31 Mart’ın faturasını sadece Emre Güray’a mı yazalım?
Tüm anket sonuçlarına ve halkın büyük teveccühünü kazanan Zahir Kandaşoğlu ismine rağmen, onun yerine kendi ilçesinde bile yüzde 30 alamayan adayı gösteren üst komisyon üyelerinin hiç mi suçu yok?
İlçe belediyeleri için aynı anda beş isme belediye başkanlığı sözü veren ve diğer adayları küstüren, hatta rakip partilerde aday gösterilmesine sebep olan Van vekilinin kabahatini kime yazalım?
Seçimler öncesi sadece göstermelik ziyaretler gerçekleştirip sosyal medya hesabında "Dostlar pazarda görsün" misali paylaşımlar yapan ama kaçak güreşen eski teşkilat, eski il ve ilçe başkanlarının bazılarına hiç mi suç yüklemeyelim?
31 Mart öncesinde aday adayı olan ve aday gösterilmeyen, aday adaylık sürecinde Erdoğancı görünen ve sonrasında kendi kabuklarına çekilen 150’ye yakın koltuk sevdalısını kime şikâyet edelim?
Seçimlerde tek kuruş para harcamadan “Ben nasılsa kazanamam, enayi miyim?” şiarıyla hareket eden, sahalardan uzak kaçan adayları ne yapalım?
Seçimlerde millete tepeden bakan kibir abidesi belediye başkanlarını tekrar aday gösteren zihniyete ne diyelim?

O kadar çok başlık buradan alt alta sıralayabilirim ki…
Emre Güray, genç, dinamik biri.
Gerçek Erdoğan sevdalılarında karşılığı var. Emre Güray ismi doğru bir karar.

Peki, gerçekten 31 Mart’ın faturasını kime yazalım?