Ur-Nanşe Kralı Urgakina’nın, Hursag diyarından Mezopotamya’ya, Selçuklu-Sultan Alparslan’ın Anatolya diyarından Osmanlı’ya ve Türkiye-Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, binlerce yıldır kardeşiz. Aynı dini paylaşan Türkler ve Kürtler her şartta ittifak yapmasını bildi.
Urgakina Kanunları, Sümerler döneminde kötü yöneticilere karşı askeri bir devrim yapan Urgakina tarafından yazılmış. Urgakina, dünya tarihin ilk yazılı hukuk kurallarını yazan isimdir. Yazıyı ilk kullanan medeniyet olan ve Milattan Önce 4 bin ile 2 bin yıllarında yaşayan Sümerlerden bahsediyoruz.
Sümerler medeniyetine hükmeden Ur-Nanşe hanedanına ve o dönem halk üzerinde büyük baskı kuran din adamlarına karşı yapılan bir askeri devrim sonrası sıradan bir asker olan Urgakina, devrimi başlatan isim olduğu için Lagaş kent devletinin kralı olmuş ve Urgakina Kanunları isimli bir dizi kural duyurmuştur.
Kanunları, pek çok suçta fidye ve diyet ceza yöntemi uyguladığı için özgürlükçü olduğu söylenebilir. Örneğin, “Yaşayan kör kişilere sabah bir, öğlen bir, akşam altı, gece beş somun ekmek verilecek. Fakirler istemediği sürece malını bir zengine satmayacak.” gibi kanunlar yer alıyor.
Hursag coğrafyası olarak adlandırılan Sümerlerin bir Kürt medeniyeti olduğu belirtiliyor. Urgakina, binlerce yıl öncesinde yazdığı kanunlarda halkın hak ve özgürlüğü düşünmüş. Sorunları çözmeye çalışmış.
Peki günümüz modern çağında yazılan kanunlar, sorunları çözmeye ne kadar muktedir acaba? Üniversitelerde problem çözme yöntemleri anlatılır. Beyin Fırtınası, Balık Kılçığı Diyagramı, Pareto Analizi, Akış Diyagramları, Altı Şapka Düşünme Tekniği, Veri Toplamak ve Analiz. Tümünü incelediğimizde sorunun tespiti, veri toplama ve analizi, sorunun asıl kaynağına inme, ortak akıl ile hareket etme ve sebep-sonuç ilişkisi. Bilimsel sorun çözme yöntemlerine baktığımızda, nasıl bir yol izleneceği belli aslında. Öncelikle silahlar susmalı siyaset yolu açılmalıdır.
Şimdi konumuza giriş yapabiliriz. Elbette ki barış sürecine ele alacağız. Yazımıza dünyanın ilk yazılı kanunu ile başladık. Buradan hareketle günümüz kanunlarının yetersiz kaldığı bir gerçek. Kürtlerin kendisini devletin bir parçası hissettirecek mutlak ve kapsayıcı kanunlar hayata geçirilmelidir.
Peki Kürtler ne istiyor? Can alıcı soru bu, bugüne kadar kamuoyuna yansıyan cevapları sizlerle paylaşalım.
Anayasanın 66. Maddesi şöyle demektedir: “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür. Türk babanın veya Türk ananın çocuğu Türktür.” Son Başbakan Sayın Binali Yıldırım’ın da dediği gibi bu madde değiştirilmelidir. Etnik ifade yerine Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes” diye düzeltilmesi talep ediliyor. Eşit vatandaşlık temelinde yaklaşım bekleniyor.
Kürtlerin anayasal olarak varlığının kabulü, Anadilde eğitim hakkı ve Kürtçenin ikinci resmi dil olarak kabul edilmesinin yeni anayasada yer alması vurgusu yapılıyor. Tüm siyasi hükümlüler için genel af çıkarılması büyük beklentiler arasında. Genel af çıkmalıdır.
Yeni düzenlemelerle Kürtlerin, Türkiye’nin yönetiminde söz sahibi olabileceği bir başka gündem maddesi. Hangi parti kazandıysa yönetim hakkı verilmelidir.
Dem Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın, Çanakkale ruhu vurgusu çok değerlidir. Çanakkale’de binlerce şehit veren Kürtler, bu ülkenin kurucu öznesi olmak istiyor. Ataları birlikte şehit olan bu milletin evlatları olarak, ortak vatanda kardeşçe yaşamak istiyor. Bin yıldır var olan kardeşliğin artık hukukunun da işlemesini istiyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Türkler ve Kürtlerin kardeşliği üzerine yaptığı açıklamaları çok kıymetli buluyorum.
Yazının başında Urgakina’yı anlattık. O kadar eski olmasa da yaklaşık 954 yıllık bir Kürt sorunundan bahsediyoruz. Son 100 yılı büyük acılarla dolu bir sorun. Hukuk, hak kelimesinin çoğul halidir. Yani yüce Allah’ın adıdır. Kudreti ilahinin adı ile akan kana bir son vermektir mesele. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli ve Abdullah Öcalan, çözüm için emek veriyor.
Kimse artık cezaevlerinde, sürgünlerde olmasın.
Artık analar ağlamasın.
Yeni can kayıpları, yeni şehit ve gaziler olmasın.
Güzel ülkemizde, güzel insanlarımızla her güne sevgi dolu merhaba diyelim.
Şimdi düşünüyorum da…
Görkemli barışı, görkemli halaylarla kutlayacağız…
O günler yakındır...
Barış hükümlerin efendisi olsun…