Kadınlar nasıl özgürleşir?
Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla geçtiğimiz hafta boyunca çeşitli etkinlikler düzenlendi. Farklı illerde düzenlenen yürüyüşler, basın açıklamaları, oturumlar ve konferanslarla kadına yönelik şiddet hatırlatıldı. Erkekler biraz daha duyarlı olmaya davet edildi.
Van’da da dün Musa Anter Barış Parkı’nda kadınlar bir araya gelerek, ülkede ve dünyada genel olarak kadına yönelik yaklaşım ve kadınların içinde olduğu durum dahilindekonuşmalar yapıldı.
Tabi bu tür etkinlikler her yıl kendini tekrar ediyor. Bu sene farklı olarak sadece 8 Mart günü değil hafta içindeki diğer günlerde de etkinlikler ve açıklamalar peşi sıra yapıldı.
Burada amaç şu; tarihi bir günü vesile ederek toplumun kadına olan yaklaşımını yeniden gözden geçirmek ve olumsuzluklarla ilgili toplumu daha doğrusu erkekleri duyarlı hale getirmek… Çünkü bu etkinliklerde doğal olarak konu başlığı “şiddet” oluyor.
Ve kadınlarla ilgili her hangi bir etkinlik söz konusu olduğunda hemen hemen duyacağımız sözlerden biri “erkek egemenlikli sistem” sözüdür. Bununla anlatılmak istenen ise yönetimin her kademesinde erkekler egemen olduğu için kadın nefes alamaz bir duruma getiriliyor. İktidar erkekte olunca haliyle kadın ezilmeye mahkûm oluyor.
Bunda bir yanlış var mı? Çok net bir ifadeyle söyleyeyim ki hayır, bunda hiçbir yanlış yok, ama bir eksik var.
Nedir o?
İktidar ortak da olsa, yani yarısı erkek yarısı kadın da olsa, Türkiye’deki böyle bir toplum yapısında, böyle bir ekonomik ortamda, böyle bir kültürel yapıda ezilen yine kadın olur. Yani erkeklerin iktidarı elinde bulundurmalarını tek başına kadının ezilmişliğine saymak, bence sorunu doğru biçimde okumamaktır.
Kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz olayları bütüncüldür. Evet, fiziki gücünü abartarak erkeğin kadına yönelik psikolojik baskının yanında fiziki baskısı her zaman vardır, ancak o günkü toplumsal ve ekonomik düzeni de sütten çıkmış ak kaşık saymak ya da onun olumsuz yanlarını görmezden gelmek yanılgıya götürür. Bu sadece Türkiye’de değil kadın-erkek yaşam ortaklığı dünya genelinde böyledir. Refah düzeyi yüksek, kültür seviyesi yüksek, empati kurma gücü yüksek ülkeler ile bunların olmadığı ülkelerdeki kadınların içinde bulunduğu durum aynı değildir.
O nedenledir ki sistemi baz alırsak sadece kadının değil erkeğin de her alanda ezildiğini görürüz. Özellikle Ortadoğu coğrafyası buna müsait bir coğrafyadır. Türkiye de bu coğrafyaya dâhildir. Erkeğin kabalığına ekonomik sıkıntıları, feodal yapıyı, çatışma kültürünü, dini hassasiyetleri eklediğimizde sadece kadının değil erkeğin de çocukların da çevrenin de hayvanların da zarar gördüğünü görürüz.
Peki, çözüm ne?
Bu yazıyı okuyan bazı kadınlar erkekleri koruma altına aldığım hissine kapılabilir, ya da ezber bir yorumla “tek suçlu erkek egemenlikli sistemdir” deyip geçebilir. Ama ben yine de çözüm odaklı bir iki şey aktarmak isterim; Kadın-erkek hakikaten nasıl eşitlenir? Kadın nasıl özgürleşir? Ya da kadına yönelik tasvip edilmesi mümkün olmayan baskı, şiddet, öteki görme yaklaşımı nasıl ortadan kalkar?
Kendi fikrim şu:
Evet, 8 Mart’ları da kutlayalım, erkek şiddetini sadece 8 Mart’ta değil her gün anlatalım, mitingler, konferanslar, toplantılar, yürüyüşler de düzenleyelim, feministlerimiz de olsun, İstanbul Sözleşmesi’ni de geri getirelim ama lütfen bir şeyi daha yapalım ki en etkili olduğuna inandığım olanı; Erek-kadın el ele vererek ülkede süregelen kavgayı bitirelim, silahlardan önce düşünceye alan açalım, hapishane değil okul açalım, tarikatları, cemaatleri değil aydınları dinleyelim, ekonomimizi düzeltelim, inanç özgürlüğü için kadın-erkek birlikte çaba içinde olalım. Yani bunun mücadelesini verelim.
Bir ülkede bunlar başarılırsa eminim kadın da erkek de daha sorunsuz ve daha mutlu bir yaşam sürdürür. Ama bunlar olmazsa yakınmanın şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonrası için de bir faydası olmaz.
Sonuç olarak;
Hayatı zorlaştırmayan, çatışmayı temel almayan, kadın ya da erkek idaresinde, fark etmez, özgür bir yönetim olursa kadın da erkek de çocuk da çevremizdeki canlılar da özgür olur, kimse kimseyi öteki görmez. O zaman küçük tartışmalarda barışmak ve uzlaşmak da daha kolay olur.