Türk Eğitim-Sen’in 2021-2022 yılı ücretli öğretmenlik araştırmasına göre, ücretli öğretmen sayısı 16 bin 187 kişi artarak 85 bin 513’e ulaştı. Araştırmada ki en çarpıcı sonuç ise ücretli öğretmenlerin 3 bin 603’ünün ön lisans mezunu olduğu belirlendi.

Ücretli öğretmenlik son yıllarda Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri haline geldi. Eğitim politikaları ve sistemi konuşulurken sorunların derinlerine inilmiyor. Sık sık sınav sistemleri değiştirilirken eğitimin asıl öznesi olan öğrenci, öğretmen ve veliler göz ardı ediliyor. Ücretli öğretmenlik uygulaması Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bir çözüm olarak görüldüğü, en çok Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde uygulandığı tespit edildi. Günümüz de farklı bölümlerden mezun olan üniversite öğrencileri iş bulamadıkları için son çare olarak ücretli öğretmenliğe yöneliyor. Milli Eğitim Bakanlığı 2016’dan bu yana öğretmenlerin Doğu ve Güneydoğuda daha uzun süre kalmasını sağlamak için ücretli öğretmenlik modelini uyguluyor. Hal böyle olunca da hem öğretmenler hem de öğrenciler mağdur oluyor.

KADROLU İLE ÜCRETLİ ARASINDA FARK VAR!

Milli Eğitim Bakanlığı her ne kadar kadrolu öğretmen ile ücretli öğretmen arasında bir fark yok dese de işin aslı söylendiği gibi değil. Ücretli öğretmenlik yaparken nasıl sıkıntılarla karşılaşıyorsunuz diye sorulduğunda verilen cevaplar hiç iç açıcı olmadı. Erzurum Atatürk Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları mezunu olan E.A şu an Tekirdağ’da bulunan bir lisede ücretli öğretmenlik yapıyor. Yaşadığı sıkıntıları anlatan E.A “Çalıştığım ortamda sanki kesin bir sınıf ayrımı, sınıflaşma varmış ve bende o sınıflaşmanın içinde yer alıyormuş gibiyim. Mesela biz bir iki kişi hariç ücretli dört kadın öğretmen olarak ayrı oturuyoruz, canları isterse bizlerle muhatap oluyorlar. Baştan beri hep böyle ve böyle de devam edecek o yüzden çoğu zaman konuşmuyoruz. ”Dedi.

“ ÖĞRETMENLİK KANUNUNDA DÜZENLEME YAPILMALI!”

Van’da bulunan bir ortaokulda ücretli öğretmenlik yapan N.K’da aynı sıkıntılılardan yakınıyor. Öğretmenlik mesleğinin hayali olduğunu atamalarının yapıldığı sene, kadrolarının kaldırılması nedeniyle ücretli öğretmenlik yapmak zorunda kaldığını ve bunun birçok olumsuz yanının olduğunu söyledi. Kadrolu öğretmenlerle aynı haklarla sahip olmadıklarını ve ek ders hesaplamalarının da düşük miktarda hesaplanmasından şikâyetçi oldu. N.K öğretmenin mağdur olduğu bir diğer konu ise, kadrolular kadar iş güvencelerinin olmadığını ve eş durumundan yararlanamadıklarını bu süreçte çok yıprandıklarını söyledi. Son yıllarda bu konularda düzeltmeye yönelik çalışmalar olsa dahi yetersiz olduğunu belirtti.

ÖĞRENCİLERİN ÜCRETLİ ÖĞRETMENLERE KARŞI TUTUMU

Ücretli öğretmenlerin işe başlamadan önce ‘ideal öğretmen olacağım’ düşüncesi, işe başladıktan sonra tam bir fiyaskoya dönüşüyor. Öğretmenlere, öğrencilerin onlara karşı nasıl davrandıkları sorulduğunda çok farklı cevaplar alındı. Bir başka öğretmen çalışmaya başladığı okulun ilk günü idareciler tarafından, öğrencilere ücretli öğretmenlik yaptığını söylememesi için uyarıldı. “Çalıştığım yerde öğrenciler ücretli olduğumu bilmiyorlar. Eğer bilselerdi bizi belli yere kadar sayar ve dinlerler. Fakat öğrencilerim herhangi bir ayrım yapmıyor. Bütün öğretmenlere karşı tutumları aynı” Dedi.

“EKONOMİK BEKLENTİLERİ KARŞILAMIYOR”

Ücretli öğretmenlik maaşlarının az olması öğretmenleri ekonomik açıdan zorluyor. Özellikle ailelerin bu konuda beklentilerinin yüksek olması ‘çocuğum o kadar okudu çok kazanacak’ düşüncesi öğretmenleri psikolojik olarak olumsuz etkiliyor. Ücretli öğretmen olarak görev yapan M.T “Ailemin beklentisini karşılayamıyorum. Bir araba almak istediğimde başka bir yere yatırım yapamayıp borç ödüyorum. Aileme yeteri kadar destek çıkamadığım için üzülüyorum bir yere bağlı kalmak elbet biraz zorluyor. Kendi branşı olmayan öğretmenlerin farklı derslere girmesi öğrencilere pek bir fayda sağlamıyor. Bu yüzden ücretli öğretmenliğin kesinlikle kaldırılması gerekiyor. Onun yerine düzgün bir sistem oluşturulmalı ve devamlı atamalar yapılmalı zamanı ve yaşı gelen öğretmenler emekliye ayrılsa böyle bir uygulamaya gerek kalmaz. Eğer böyle bir uygulamaya devam edilecekse bile bütün öğretmen ve öğrencilerin eşit statü ve hakka sahip olacağı bir düzen oluşturulmalı.” Şeklinde konuştu.

Muhabir: Haber Merkezi