Van Haber

Van Gölü Tehlikede: Önlem Alınmazsa Geri Dönüş Mümkün Olmayacak!

Van Gölü, tarihinin en büyük ekolojik tehdidiyle karşı karşıya. Van ÇEV-DER Başkan Yardımcısı Arzu Dinçer ve Van YYÜ Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vahap Yönten, Van Gölü'nde artan kirlilik ve kuraklık tehlikesine dikkat çekerek yetkililere acil çağrıda bulundu. Uzmanlar, "Eğer önlem alınmazsa, geri dönüşü olmayan bir felaketle karşı karşıya kalacağız" uyarısında bulundu.

Abone Ol

Van Gölü, tarihinin en büyük ekolojik tehdidiyle karşı karşıya. Van ÇEV-DER  Başkan Yardımcısı Arzu Dinçer ve Van YYÜ Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vahap Yönten, Van Gölü'nde artan kirlilik ve kuraklık tehlikesine dikkat çekerek yetkililere acil çağrıda bulundu. Uzmanlar, "Eğer önlem alınmazsa, geri dönüşü olmayan bir felaketle karşı karşıya kalacağız" uyarısında bulundu.


Dünyanın en büyük sodalı gölü olan Van Gölü, iklim krizinin ve ekolojik tahribatın etkisi altında. Kaçak yapılaşma, evsel ve endüstriyel atıklar nedeniyle artan kirlilik, suyun çekilmesi ve kuraklık, gölde yaşayan canlıların habitatlarını tehdit ediyor. Uzmanlar, gölde artan kirliliğin sadece ekosistemi değil, Vanlıların geleceğini de riske attığını belirtiyor. 

“SORUNLARIN ACİLEN ÇÖZÜLMESİ GEREKİYOR”

Van Gölü’nde yaşanan kuraklık ve gölde yaşanan çevre sorunlarında dair konuşan ÇEV-DER Başkan Yardımcısı Arzu Dinçer, Van Gölü’nün korunmasının sadece çevresel değil, ekonomik ve kültürel bir zorunluluk olduğunu ifade etti.  Dinçer, şunları söyledi:
“Van Gölü, sadece bölgenin ekosistemi için değil, aynı zamanda yerel halkın geçim kaynağı için de son derece önemlidir. Gölün etrafında yapılan kaçak yapılaşmalar ve kirlilik, hem doğaya zarar veriyor hem de halkın sağlığını tehdit ediyor. Bu nedenle, bu sorunların acilen çözülmesi gerekiyor. Van Gölü’nün korunabilmesi için 'Van Gölü Havzası Koruma Kanunu' çıkarılmalı. Bu yasal düzenleme, hem gölün hem de çevresindeki ekosistemin korunması için büyük bir adım olacaktır. Van Gölü’nün temiz kalabilmesi için yerel halkın bilinçlendirilmesi gerektiğini belirtti. “Gölün korunması, sadece yetkililerin değil, hepimizin sorumluluğudur. Bu konuda halkın daha fazla bilinçlenmesi ve çevreye duyarlı davranması büyük önem taşıyor. ÇEV-DER olarak, bu konuda farkındalık yaratmaya devam edeceğiz” 

VAN GÖLÜ’NÜN ÖNEMİ VE TEHDİT ALTINDAKİ EKOSİSTEM

Van Gölü’nde yaşanan çevre sorunlarına dair açıklamalarda bulunan Van YYÜ Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vahap Yönten, göldeki mevcut sorunları, kirliliğin nedenlerini ve alınması gereken acil önlemleri anlattı. Yönten, “Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü, kirlilik, iklim değişikliği ve yanlış çevre politikaları nedeniyle hızla yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Van Gölü, sadece Doğu Anadolu Bölgesi’nin değil, Türkiye’nin de en büyük doğal su kaynağı olarak büyük bir ekolojik, ekonomik ve sosyal değere sahip. Göl, sadece bir su kütlesi değil; turizmden ekolojiye, kentleşmeden endüstriye kadar pek çok alanda hayatın merkezinde yer alıyor. Ancak, Van Gölü’nün bu hayati rolüne rağmen, yıllardır süregelen kirlilik, iklim değişikliği ve kontrolsüz kentleşme gibi faktörler gölü tehdit ediyor. “Eğer gerekli önlemler alınmazsa, Van Gölü ekosistemini kaybedecek ve bu sadece Van için değil, bölgedeki tüm canlılar için ciddi sonuçlar doğuracaktır” diyerek uyarıda bulundu.

KİRLİLİK VE KENTLEŞME GÖLÜ NASIL ETKİLİYOR?

Van Gölü’nde yaşanan en büyük sorunlardan birinin atık yönetiminin yetersiz olması olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yönten, “40 yıl önce Edremit sahillerinde yüzülebilirken, bugün buralar yoğun kirlilik nedeniyle kullanılamaz hale geldi” diyerek değişimin büyüklüğüne dikkat çekti. Gölün kıyı kesimlerinde kirlilik oranının arttığını belirten Yönten, şu noktalara dikkat çekti:
“Şehrin kanalizasyon sisteminin büyük bir kısmı arıtılmadan doğrudan göle bırakılıyor. Bu, suyun kimyasal dengesini bozarak ciddi kirliliğe yol açıyor. Bölgede sanayi atıklarının kontrolsüz bir şekilde göle bırakılması, su kalitesini düşürüyor. Suya karışan yüksek azot ve fosfor miktarı nedeniyle Van Gölü’nde ötrifikasyon yaşanıyor. Bu süreç, sudaki oksijen seviyesini düşürerek inci kefali gibi gölde yaşayan canlıların yaşamını tehdit ediyor. Ayrıca, kıyılarda suyun renginin kahverengiye dönüşmesine neden oluyor.”

“SÜRDÜRÜLEBİLİR ÇEVRE POLİTİKALARI ŞART”

Prof. Dr. Yönten, Van Gölü’nü korumanın hem insan merkezli (antroposentrik) hem de doğa merkezli (ekosentrik) bir yaklaşımı gerektirdiğini belirterek,  “Van Gölü’nü korumak, sadece ekosistem için değil, burada yaşayan insanlar için de kritik öneme sahip. Ancak şu ana kadar yapılanlar yeterli değil. Van’daki atık su arıtma tesislerinin büyük bir kısmı yetersiz çalışıyor. 2023 yılında yayımlanan bir çalışmada, Edremit ve Gevaş Atık Su Arıtma Tesisleri’nin belirli dönemlerde yönetmeliklerde belirtilen su kalitesi standartlarını karşılamadığı tespit edildi” dedi.

VAN GÖLÜ’NÜ KURTARMAK İÇİN NE YAPILMALI?

Yönten, Van Gölü’nün yok olmasını önlemek için alınması gereken önlemler şu şekilde sıraladı:
“Evsel ve endüstriyel atıkların göle karışmasını engellemek için ileri biyolojik arıtma sistemleri devreye sokulmalı. Çevre kirliliğinin en büyük nedenlerinden biri bilinçsiz atık bırakma. Bu nedenle halkın eğitilmesi ve çevre bilinci kazandırılması gerekiyor. Göl ekosistemini bozan kaçak su çekimleri kontrol altına alınmalı. Artan nüfusla birlikte karbon salınımı ve küresel ısınma gölü tehdit ediyor. Güneş ışınlarının tutulması sonucu suyun buharlaşması hızlanıyor, bu da kuraklığa sebep oluyor.”

“SESSİZ BAHAR’DAN DERS ALMALI!”


Prof. Dr. Yönten, Amerikalı biyolog ve çevre bilimci Rachel Carson’ın 1962’de yayımladığı Sessiz Bahar kitabına atıfta bulunarak, insan müdahalesinin doğa üzerindeki etkilerine dikkat çekti. Yönten, “Sessiz Bahar’ın anlattığı gibi, insan müdahalesi doğanın dengesini bozuyor. Eğer Van Gölü’nü kurtarmak istiyorsak, önce politikalarımızı ve yaşam alışkanlıklarımızı değiştirmeliyiz” dedi.

“HAREKETE GEÇMELİYİZ”

Van Gölü’nün korunması için sadece devlet kurumlarının değil, sivil toplum kuruluşlarının ve halkın da sürece dahil olması gerektiğini belirten Yönten, “Bu doğal miras yok olursa, sadece Van değil, tüm bölge büyük bir ekolojik ve ekonomik kayıp yaşar. Artık vakit kaybetmeden harekete geçmeliyiz” diye ekledi.