TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ve Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Mehmet Ömer Aras hakkında, geçtiğimiz haftalarda yaptıkları bir açıklama sonrası soruşturma başlatıldı. 13 Şubat 2025 tarihinde düzenlenen TÜSİAD Genel Kurulu’nda iktidarın ekonomi politikaları ve yargı süreçlerine yönelik ağır eleştirilerde bulunan Turan ve Aras’a yönelik, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “Zincirleme şekilde yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla soruşturma açıldı.
Söz konusu açıklamalar, Türkiye’nin iş dünyası ve siyasi çevrelerinde büyük yankı uyandırırken, her iki ismin açıklamaları sosyal medyada da hızla gündem oldu. Başlatılan soruşturma kapsamında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame mahkemeye sunuldu. İddianamede, sanıklar Orhan Turan ve Mehmet Ömer Aras için 1 yıl 3 aydan 5 yıl 3 aya kadar hapis cezası talep ediliyor.
İstanbul Adliyesi, 20 Mayıs 2025 tarihinde yapılacak duruşma için karar alırken, her iki sanığın hakim karşısına çıkacakları tarih belirlendi. Hazırlanan iddianamenin kabul edilmesiyle birlikte, kamuoyunda bu davanın sonucu büyük bir merakla bekleniyor. Turan ve Aras’ın açıklamaları, hükümetin ekonomi politikalarına yönelik eleştirilerin kapsamını ve bu eleştirilerin yargı sürecindeki sonuçlarını gözler önüne seriyor.
Bu gelişme, özellikle ifade özgürlüğü ve adil yargılama ilkelerinin ihlali gibi önemli tartışmaları da beraberinde getirdi. Sanıkların yargılandığı dava, sosyal medyada geniş bir şekilde tartışılmaya devam ederken, TÜSİAD ve YİK Başkanı’nın ifadelerinin ne kadarının doğru kabul edileceği ve bu sürecin iş dünyasına ne gibi etkiler yaratacağı ise bilinmeyenler arasında.
TÜSİAD Başkanı ve YİK Başkanı'nın açıklamaları, sadece iş dünyası değil, aynı zamanda siyasi çevreler ve toplumun farklı kesimlerinde de derin etkiler bıraktı. Bu davanın sonuçları, Türkiye’nin ekonomik ve siyasal yapısına dair önemli sinyaller verecek gibi görünüyor.
