Terör örgütü PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan, İmralı Adası’ndan gelen tarihi çağrısıyla tüm Türkiye’nin gündemini sarstı! DEM Parti heyetinin yaptığı görüşme sonrası, Öcalan örgütüne "Silah bırakın" çağrısında bulunarak, bu çağrının tarihi sorumluluğunu üstlendiğini duyurdu. Van'da binlerce kişi, kent meydanında toplanarak bu tarihi mesajı coşkuyla destekledi. Peki, bu açıklama ne anlama geliyor?;
Türkiye siyasetinde tarihi bir dönüm noktası yaşandı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 22 Ekim 2024’te yaptığı çağrının ardından, dün İmralı Adası’nda gerçekleştirilen görüşme ile yeni bir dönemin kapıları aralandı. DEM Parti heyeti, terör örgütü PKK’nın lideri Abdullah Öcalan ile yaptığı görüşmenin ardından bir açıklama yaparak, Öcalan’ın örgütün kendisini feshetmesi yönünde bir çağrıda bulunduğunu duyurdu. Heyet, görüşme sonrası yaptığı basın açıklamasında, Öcalan’ın PKK’nın silahlı mücadelesini sonlandırması gerektiğini vurguladığını belirtti. Öcalan, mesajında şu ifadeleri kullandı: "Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi, devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir."
ÖCALAN: PKK ARTIK AMACINI YİTİRDİ
Öcalan’ın mesajında, PKK’nın kuruluş sürecinden bugüne kadar geçirdiği evreler değerlendirildi. Öcalan, "Teori, program, strateji ve taktik olarak yüzyılın reel-sosyalist sistem gerçeğinin ağır etkisinde kalmıştır. 1990’larda reel-sosyalizmin çöküşü ve ülkede kimlik inkârının çözülüşü, ifade özgürlüğünde sağlanan gelişmeler, PKK’nin anlam yoksunluğuna ve aşırı tekrara yol açmıştır. Dolayısıyla ömrünü benzerleri gibi tamamlamış ve feshini gerekli kılmıştır." ifadelerini kullandı.
PKK’NİN FESHİ GEREKLİDİR"
Açıklamalarında PKK’nın ortaya çıkış koşullarını ve geçirdiği evrimi değerlendiren Öcalan, şu ifadeleri kullandı:
"PKK, 20. yüzyılın en yoğun şiddet ortamında ortaya çıkmış bir yapıdır. Ancak zaman içinde ideolojik ve stratejik anlamda anlam yoksunluğu yaşamıştır. 1990’larda reel sosyalizmin çökmesi ve kimlik inkarına dayalı siyasal yaklaşımın değişmesiyle PKK değişen dünyada anlamını yitirmiştir. Dolayısıyla feshedilmesi gerekmektedir. Teori, program, strateji ve taktik olarak yüzyılın reel-sosyalist sistem gerçeğinin ağır etkisinde kalmıştır. 1990’larda reel-sosyalizmin iç nedenlerle çöküşü ve ülkede kimlik inkarının çözülüşü, ifade özgürlüğünde sağlanan gelişmeler, PKK’nin anlam yoksunluğuna ve aşırı tekrara yol açmıştır. Dolayısıyla ömrünü benzerleri gibi tamamlamış ve feshini gerekli kılmıştır. Kürt-Türk ilişkileri; 1000 yılı aşan tarihler boyunca Türkler ve Kürtler, varlıklarını sürdürmek ve hegemonik güçlere karşı ayakta kalmak için gönüllülük yönü ağır basan, hep bir ittifak içinde kalmayı zorunlu görmüşlerdir. Kapitalist modernitenin son 200 yılı, bu ittifakı parçalamayı esas gaye edinmiştir. Etkilenen güçler, sınıf temelleriyle birlikte buna hizmeti esas bellemişlerdir. Cumhuriyetin tek tipçi yorumlarıyla birlikte bu süreç hızlanmıştır. Günümüzde çok kırılgan hâl alan tarihsel ilişkiyi, kardeşlik ruhu içinde inançları da göz ardı etmeden yeniden düzenlemek esas görevdir. Demokratik toplum ihtiyacı kaçınılmazdır. Cumhuriyet tarihinin en uzun ve kapsamlı isyan ve şiddet hareketi olan PKK’nin; güç ve taban bulması, demokratik siyaset kanallarının kapalı olmasından kaynaklanmıştır. Aşırı milliyetçi savruluşunun zorunlu sonucu olan; ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır.”
"KONGREYİ TOPLAYIN, SİLAHLARI BIRAKIN"
PKK'nın silah bırakması gerektiğini vurgulayan Öcalan, şu çağrıda bulundu:
"Sayın Devlet Bahçeli’nin yaptığı çağrı, Sayın Cumhurbaşkanı'nın ortaya koyduğu iradeyle diğer siyasi partilerin olumlu yaklaşımları sonucu oluşan bu iklimde silah bırakma çağrısında bulunuyorum ve bu çağrının tarihi sorumluluğunu üstleniyorum. PKK olarak kongrenizi toplayarak feshinizi ilan edin."
"CUMHURİYETİN İKİNCİ YÜZYILINA DEMOKRASİ VURGUSU"
Açıklamasında demokratik uzlaşmanın önemine dikkat çeken Öcalan, şu ifadeleri kullandı:
"Cumhuriyet tarihinin en uzun ve kapsamlı isyan ve şiddet hareketi olan PKK’nın; güç ve taban bulması, demokratik siyaset kanallarının kapalı olmasından kaynaklanmıştır. Ancak bugün gelinen noktada demokratik toplum ihtiyacı kaçınılmazdır. Cumhuriyetin ikinci yüzyılı, ancak demokrasiyle taçlandırıldığında kalıcı ve kardeşçe bir sürekliliğe sahip olabilir. Kimliklere saygı, kendilerini özgürce ifade edip, demokratik anlamda örgütlenmeleri, her kesimin kendilerine esas aldıkları sosyo-ekonomik ve siyasal yapılanmaları ancak demokratik toplum ve siyasal alanın mevcudiyetiyle mümkündür. Cumhuriyetin ikinci yüzyılı ancak demokrasiyle taçlandırıldığında kalıcı ve kardeşçe bir sürekliliğe sahip olabilecektir. Sistem arayışları ve gerçekleştirmeler için demokrasi dışı bir yol yoktur. Olamaz. Demokratik uzlaşma temel yöntemdir. Barış ve demokratik toplum döneminin dili de gerçekliğe uygun geliştirilmek durumundadır.”
ÖCALAN'IN FOTOĞRAFI PAYLAŞILDI
Bu açıklamayla birlikte, Öcalan’ın da yer aldığı yeni fotoğraflar da paylaşıldı. Fotoğrafta, İmralı Adası’nda tutuklu bulunan diğer mahkumların da yer aldığı görüldü. Bu gelişme, kamuoyunda genış yankı uyandırdı.
HEYETTE 7 KİŞİ YER ALDI
DEM Parti'nin İmralı heyetinde bu kez 7 isim yer aldı. Daha önce İmralı'ya 2 kez giden Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan'ın yanı sıra, DEM Parti Eş Genel Başkanları Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları Oruç, İstanbul Milletvekli Cengiz Çiçek, Ahmet Türk ve Avukat Faik Özgür Erol heyette yer aldı.
SÜREÇ NASIL OLMUŞTU?
Süreç, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim 2024'te yaptığı açıklamayla başladı. Bahçeli, "Teröristbaşının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın." ifadelerini kullanarak süreci başlattı. Ardından DEM Parti heyetine İmralı'ya gitmesi için izin verilmesi çağrısında bulundu.
26 Kasım 2024'te DEM Parti, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’la İmralı’da görüşme yapabilmek için Adalet Bakanlığı’na başvuruda bulundu. 27 Aralık 2024'te Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, DEM Parti'nin görüşme talebine olumlu yanıt verdi. DEM Parti heyetinin Öcalan ile ilk görüşmesi 28 Aralık Cumartesi, ikinci görüşmesi ise 22 Ocak Çarşamba günü gerçekleşti.
Bu süreçte heyet, siyasi partilere de ziyaretler gerçekleştirdi. 16 Şubat 2025'te Erbil’de Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Neçirvan Barzani ve Irak'taki Kürdistan Demokrat Partisi Başkanı Mesut Barzani ile görüştü. 17 Şubat 2025'te Süleymaniye’de Bafil Talabani ve Kubat Talabani ile bir araya geldi.
SORUNUN GEÇMİŞİ
"Çözüm süreci, açılım süreci, demokratik açılım veya Kürt açılımı" adıyla sorunun çözümü için AK Parti tarafından geçmişte önemli adımlar atıldı. Sürecin koordinatörlerinden Beşir Atalay, çözüm sürecinin Recep Tayyip Erdoğan'ın 2005'teki Diyarbakır konuşmasıyla işareti verilen yöntem değişikliğinin ve 2009'da başlatılan Millî Birlik ve Kardeşlik Projesi ve demokratik açılımın devamı niteliğinde olduğunu belirtti.
21 Mart 2013'te, hükûmet ile Abdullah Öcalan arasındaki görüşmelerden aylar sonra, Abdullah Öcalan'ın mektubu Diyarbakır'da Nevruz etkinlikleri sırasında okundu. Öcalan, mektupta PKK'nın silahlı güçlerinin Türkiye topraklarından çekileceğini ve silahlı mücadeleye son verdiğini açıkladı. 25 Nisan 2013'te PKK, bütün silahlı güçlerini Türkiye topraklarından Kuzey Irak'a çekeceğini duyurdu.
4 Nisan'da hükûmet, yedi bölge komisyonundan oluşan ve çözüm sürecini halka anlatmak için görev yapan Akil İnsanlar Heyeti'ni açıkladı. 28 Şubat 2015'te Öcalan, PKK'ya silahsızlanma kongresi çağrısı yaptı. Ancak bu tarihten sonra, bir dizi görüşme ve açıklamanın ardından sorunun çözümünde olumlu gelişme yaşanmadı.
VAN’DA BÜYÜK DESTEK
DEM Parti heyetinin yaptığı açıklamalar Van’da büyük yankı uyandırdı. Kent meydanında toplanan binlerce vatandaş, açıklamaları coşkuyla dinledi ve kardeşlik sloganları atarak silah bırakma çağrısına destek verdi. Vatandaşlar, Türkiye’de barış ve huzur ortamının sağlanması adına bu gelişmenin tarihi bir dönüm noktası olduğunu vurguladı.